Şu gördüğünüz etli pide Konya’da değil, Londra’da Soho’nun göbeğinde servis ediliyor. Babaji Pide Salonu’nda.
Hakkasan ve Wagamama’nın mucidi Alan Yau’nun en yeni restoranı Babaji. Bu girişimde eşinin Türk olmasının payı büyük. Jale Erentok olmasaydı, Yau hiç girişir miydi kibar İngilize elleriyle lahmacun yedirmeye?
Shaftesbury Avenue ve Wardour Street’in köşesinde turist turist yürürken tanıdık şu iki kelimeyle karşılaştığınızı düşünün. “Pide Salonu". Hem de cama altın harflerle yazıldığını. Bir merak edersiniz değil mi?
19’uncu yüzyıldan kalma tuğla bir binada yer alan restoran dıştan pide salonu olamayacak kadar tarz gözüküyor. Dekorasyonu yapan Autoban, metal ve yıpranmış görüntüde bir ön cephe oluşturmuş. Autoban’ı tanımayan azınlıktansanız House Cafe’leri House Cafe yapanlar demek yeterli olacaktır. Autoban’ın ortağı Seyhan Özdemir Sarper’in House Cafe’nin ortağı Canan Özdemir’in ablası olduğunu belirtmek ise biraz detaya kaçacaktır..
Autoban, Babaji’nin dekorasyonunda Türk vurgusu yapmaya özen göstermiş. Bunun için de Marmara mermerinden esinlenerek mavi çiniler kullanmış. Türk sanatçıların ellerinden çıkan geleneksel İznik çinilerine de yer vermiş. Mobilyaların büyük bir çoğunluğu özel üretim. Ağırlıklı olarak meşe ağacı, metal ve deri tercih edilmiş.
3 katlı restoranın giriş katı pidelerin üretim sürecini izlemek isteyenlere hitap ediyor. Masalar taş fırını manzaralı.
İç dekorasyonda tercih edilen mavi, tabaklarda da ana renk olarak seçilmiş. Nazar boncuğunu andırdığı için kartvizitler de yine masmavi.
Bu arada sadece pide, lahmacun değil kurufasülye-pilav, mantı, çoban salata, hamsi tava, hünkarbeğendi, ayva tatlısı, fıstıklı baklava ve daha neler neler var burada. Yeni Rakı, Efe ve diğer rakı markaları da dizilmiş sıra sıra.
Çalışanların çoğu Türk. Zaten Alan Yau’nun hangi restoranına gitseniz bir Türkle karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek. Selfridges’in çapraz sokağındaki Thai restoranı Busaba’da da bize bir Türk garson hizmet etmişti. Hesabı getirdikten sonra eline bir kalem alıp gitmemiz gereken yerleri haritaya bir güzel işaretlemişti.
Çok aşina olduklarımızın yanı sıra buraya özel tatlar da sunuluyor Babaji’de. Karidesli pide gibi mesela. Ya da ev üretimi kirazlı soğuk çayları kiraz iced tea. Ayran ve şalgam suyuna alternatif olarak yerini almış menüde.
Restoranda yemek yiyen İngilizler kadar Türkler de çok memnun ayrılıyor. Özellikle de memleket özlemi çekenlere birebir.
Londra’da üniversitede okuyan kızlarını görmeye giden Balıkesirli komşularımdan öğrendiğime göre restoranın önünde ciddi bir sıra oluyormuş. Ancak rakıdan ilk yudumu aldıktan sonra beklediğin dakikalar unutuluyormuş.