Thierry Hermès’in 1837 yılında eyer üreticisi olarak temellerini attığı Hermès markası, bugün bir moda devi. Eşarp ve uzun bekleme listelerinin olduğu çantaları ise hit ürünleri. Bir aile şirketi olarak yönetilen marka, bu özelliğiyle lüks tüketim sektöründeki diğer markalar arasında sivriliyor. 80’li ve 90’lı yıllarda Gucci, Fendi ve Celine gibi pek çok marka, büyümenin yolunun büyük bir grubun çatısı altında toplanmaktan geçtiğine inanmışlardı. Pek çoğunun kurucu aile fertleri, hisselerini satarak bu grupların himayesi altına girdi. O hariç... Birçok rakibinin aksine yüklü borçları nedeniyle ipotek edilen Hermès, büyük bir grup tarafından satın alınmadan ayakta kalmayı başarmış birkaç ünlü lüks markadan biri. Aile dışından bir profesyonel yönetici ilk kez 2006’da atanmış.  

Hermès’in yenilikçi DNA’sı farklı alanlarda kendini gösteriyor. Yaklaşık 90 yıl önce iç mimar Jean-Michel Frank’ın Hermès derilerini kullanarak tasarladığı mobilyalar yeniden üretime başlandı örneğin. Jean-Michel for Hermès adı verilen koleksiyon sınırlı sayıda üretilecek. Mobilyaları inceleyince, 1920’lerde tasarlanmış olduklarına inanmak güç. Her bir parça, zamansız stilin örneği. Nisan ayında Amerika’da piyasaya sunulan mobilya serisi, Frank’in 12 tasarımını içeriyor. Sipariş üzerine hazırlanabilen koltuk ve kanepelerin derisini tercihiniz doğrultusunda belirleyebiliyorsunuz. Dana derisi, sağrı derisi, keçi derisi, parşömen veya saman marküteri... Teninizin hangisine değmek isteyeceği kararı sizin! Ahşap çeşitleri olarak da meşe, doğal kayın ve gül ağacı opsiyonları sunuluyor. Tasarımların bazılarında Hermès’in simgesi olan ‘piqué-sellier’ yani eyer dikişi bulunuyor.

www.hermes.com