Moda dünyasının dahi isimlerinden Ralph Lauren, bugüne kadar tasarladığı kıyafetler ve stiliyle öne çıktı. Ancak Lauren’in alametifarikasını soracak olursanız... Tek bir yanıtı var: Otomobilleri.
Lauren’in New York’taki özel garajı, otomobil severler için eşi bulunmaz bir mabet. Sayıları 70’e yaklaşan otomobilden oluşan koleksiyonunu sakladığı garaj, markanın mimari ekibi tarafından tasarlanmış. İçinde Zen bahçesi bile olduğu düşünülünce, burayı otomobilin Nirvana’sı olarak gösterenlere katılmamak elde değil. Lauren, otomobillerini sadece gezmek için değil, sergilemek için de garajından çıkarıyor.
Lauren’in koleksiyonunun Paris’teki sergisini Mercedes Mengerler Dergisi için yazdım. Derginin kapak haberinde yer verdiğimiz koleksiyon, Musée des Arts Décoratifs'de 28 Nisan- 28 Ağustos tarihleri arasında sergideydi.
Yeni sergisinin adını “The Art of the Automobile: Masterpieces from the Ralph Lauren Collection” (Otomobil Sanatı: Ralph Lauren Koleksiyonundan Başyapıtlar) koydu Lauren.
Serginin küratörü Rodolphe Rapetti’ye göre, bu sergi olağanüstü bir işçilikle yaratılan otomobiller ve sanatın aslında birbirinden çok da ayrılmadığının göstergesi. “Benim için bu otomobillerin her biri bir sanat eseri” diyen Lauren, koleksiyonundaki parçaların birçoğunun el yapımı olduğunu söylerek Rapetti’ye destek veriyor.
1930’lardan bugüne birer simge haline gelmiş 17 spor otomobil, bu sergiyle ilk kez Avrupa’da göz önüne çıktı.
Ralph Lauren, serginin amacını şöyle özetliyor: “Hem Avrupa’da otomobil tarihinin ana hatlarını göz önüne sermek hem de otomobilin dev isimler tarafından ortaya çıkarılan bir sanat eseri olduğunu göstermek.” Sergilenen otomobiller arasında Mercedes-Benz, Bugatti, Bentley, Jaguar, Porsche ve Alfa Romeo gibi üreticilerin ikonlaşmış modelleri bulunuyor.
Müzenin kataloğu için küratör Rodolphe Rapetti, Ralph Lauren ile görüştü. Lauren’in bu müthiş koleksiyonu nasıl yarattığını daha iyi anlayabilmek için verdiği yanıtlardan birkaçını seçtim.
Otomobil koleksiyonu yapmaya nasıl ve ne zaman başladınız? Sizi bu koleksiyonu yapmaya iten motivasyon neydi? Zamanla bu motivasyon değişti mi?
Açıkçası kendimi otomobil koleksiyoneri olarak görmüyorum. Sanki hepsi benim bir parçam. Oyuncaklar gibi çok eğlenceliler ve bir kez alışınca onlardan kopmak çok zor. Her otomobil, farklı bir deneyimin giriş kapısı. Yeni lanse edilen bir model de olsa fark etmez, bir klasik de... Koleksiyonumda da bu çeşitlilik var zaten. Hiçbir zaman birilerine göstereyim veya garajda beklesin diye otomobil alan biri olmadım. Her zaman kendimi o otomobili kullanırken hayal ettim. Hayatım boyunca ‘zamansızlık’ kavramının hayranı oldum. Koleksiyonunu yaptığım otomobillerin büyük bir bölümü de “zamansız bir güzelliğe” sahip.
Giysilerinizi tasarlarken ilham kaynaklarınızın başında otomobillerinizin geldiğini birçok kez vurgulamıştınız. Biraz daha detaylı anlatabilir misiniz?
Günlük hayatım, işim, keyif aldığım şeyler ve de tanıştığım insanlar ilham kütüphanemin vazgeçilmezleri. Sürekli bakış açımı zenginleştirecek fikirler peşindeyim. Otomobiller de bu süreçte en çok etkilendiğim kaynakların başını çekiyor. Bir otomobile baktığımda, hava borusunu, jant kapağını, direksiyonu, iç döşemesini, gösterge panelini dikkatle incelerim. Ve de gördüğüm tüm ayrıntıları saatten gece elbisesine kadar bütün tasarımlarıma uygularım. Mesela 2003’te McLaren’imden aldığım ilhamla karbon fiber sandalye tasarladım. Böylece bir ilke imza attık. Geçen yıl lanse ettiğimiz saat koleksiyonumuzdaki bir tasarımda da Bugatti Atlantic’imden esinlendim. “The Dash” adını verdiğim model, otomobilin tasarımını andırıyor. O bileğimdeyken, otomobilin direksiyonuna geçeceğim günü iple çekiyorum.
Ralph Lauren'in koleksiyonunun en öne çıkan modellerinden biri de köpek balığından ilham alınarak tasarlanan 1930 model klasik modeli Mercedes-Benz SSK Count Trossi. 1920’li yılların prototip modellerinin tüm görsel özelliklerini taşıyan klasik model, zamanı için füturistik bir tasarıma sahip. Uzun kaputu ve aracın yanlarından uzanan egzos boruları ise köpek balığı görünümünü destekliyor.